Hepimizin içinde bize neyin doğru neyin yalnış olduğunu söyleyen vicdan adını verdiğimiz bir pusula işler. Ailemizden, ülkemizden, dinimizden, köyümüzden öğrendiğimiz değerlerle çalışan bu pusula ise hayatta kalma mekanizması ve aidiyet isteği ile bağlantılıdır. Şöyle ki ait olduğumuz aile veya topluluğun gösterdiği değerlere uymaz isek dışlanırız bu da hayatta kalamama ve ölümle eşdeğerdir. Bu değerlere uygun davranırsak kendimizi masum hissederiz, davranmaz isek suçlu hissederiz. Ebeveynlerimiz için doğru değerin bizim için tersi olması rahatsızlık verir.
Annem ve babam için doğru olanı yaparım ki onların sevgisini kazanıp hayatta kalabileyim. Örneğin 'büyüklerin yanında konuşulmaz' ile büyüdüysem ileride otorite yanında konuştuğumda kendimi rahatsız hissedebilirim. Oysa başka bir ailede çocuk rahat konuşabilir büyüklerin yanında..
Devamını OkuUzun yıllardır sigortacılık yapmaktaydım, bir süredir işsizim. Yeniden çalışmak istiyorum ama tekrar aynı işe dönmek istemiyorum. Bu konuda kafam karışık. Tam olarak ne yapmak istediğimi bilemiyorum ve önüme bir şey de gelmiyor. Her yaptığım işi yarım bırakıyorum. Ayrıca zaman zaman alkolü de kaçırıyorum. 15 yıllık eşimden boşandım. 1 kızım var. Annemi bir süre önce kalp krizinden kaybettik. Babam yaşıyor ve evli.
Sevinç’e küçük yaşta anne ve babası çalıştıkları için dedesi ve anneannesi bakmıştı. Daha sonra anne ve babası boşanmıştı. Anne ve babasından bahsederken “benim babam dedem, annem de anneannemdi” dedi. “Ben sanki her zaman annemden büyük oldum. Annem babamdan dolayı mutsuz, hayal kırıklığına uğramış ve yalnız hissediyordu. Ona yardım edemedim. Yardım edebilseydim belki hastalanıp ölmezdi. Onun için çok üzülüyorum…” diyerek gözyaşlarına boğulur.
Devamını OkuAcı çektiğimiz tek an olanla tartışan bir düşünceye inandığımız zamandır. Zihnimiz tamamen berrak olduğu zaman olan, olmasını istediğimizdir. Gerçeğin olduğundan farklı olmasını istiyorsanız, bir kediye havlamayı öğretmeye çalışın. Ne kadar uğraşırsanız uğraşın sonunda kedi size bakacak ve miyav diyecektir. Gerçeğin olduğundan farklı olmasını istemek ümitsiz bir çabadır.
Buna rağmen dikkat ederseniz buna benzer düşüncelere gün içinde defalarca inandığınızı farkedersiniz. “Insanlar daha nazik olmalı.” “Cocuklar terbiyeli olmalı.” “Kocam, (karım) benimle aynı fikirde olmalı.” “Daha zayıf olmalıyım (veya daha güzel, daha başarılı).” Bu gibi düşünceler gerçeğin olduğundan daha farklı olmasını isteme yollarıdır. Bunların iç sıkıcı olduğunu düşünüyorsanız haklısınız. Yaşadığımız stresin tümü gerçek olanla tartışmaktan kaynaklanır.
Devamını Okuİnsanoğlu hep bir şeyleri elde ettiği zaman mutlu olacağına inanır. İstediği işe girerse, istediği arabayı alırsa ya da istediği kişi ile evlenirse... Oysa maddi manevi tüm isteklerine sahip olduğu halde mutsuz olan bir sürü insan var. Peki neden? Neden istediklerine sahip olduktan sonra hala mutsuzlar? Neden hemen yeni bir şeye istek duyuyorlar? Nedir bu doyumsuzluğun nedeni? Bunun nedenlerinden en önemlilerini mutluluğu dışarıda aramak, hayat denen bu yolculuktan keyif almamak ve sadece hedeflere odaklanmak olarak sayabiliriz. Oysa hayat kendi içinde mutluluklarla dolu. Yaşamın kendisi "görebilene " keyfi ve mutluluğu içinde barındırıyor. Mutluluk zaten yolculuğun ve kişinin kendisinde. Aynı Cem Yılmaz'ın da dediği gibi mutluluk gerçekten "İçimizde" saklı. Bunu anlatan kısa bir hikâyeyi sizlerle paylaşmak istiyorum; "İnsanoğlu mutluluğa çok kötü davranıyormuş. Bunun üzerine melekler mutluluğu saklamaya karar vermişler. Mutluluğu saklayalım da kimse bulamasın demişler. Zor buldukları için belki kıymetini bilirler de artık üzmezler mutluluğu diye düşünmüşler. Düşünmüşler taşınmışlar mutluluğu saklayacakları yere bir türlü karar verememişler. Kimisi Everest Dağı'nın tepesine ya da Atlas Okyanusu'nun dibine saklayalım derken, kimisi de Tac Mahal’in kubbesine, Mekke sokaklarına ya da İtalyan sofralarına saklayalım demiş. Bazısı da tatlılara, içkilere ya da sigara paketine mi koysak diye düşünürken, bir diğeri de 'Yok yok garajında çok güzel bir araba olan kocaman bir eve saklayalım' demiş. Sonra aralarından en akıllı olanın aklına insanların içlerine saklamak gelmiş. Kimsenin aklına içine bakmak gelmez diyerek melekler mutluluğu insanın içine saklamaya karar vermişler. İşte o gün bugündür mutluluk insanın içinde saklıymış." Gerçek mutluluk kişinin kendisindedir. İç dünyasında mutlu olan insanlar dış dünyada ki mutsuzluklardan çok fazla etkilenmez ve dış dünyanın onlara sağladığı mutluluklara bağımlı olmazlar. Çünkü zaten mutluluk aynı bu hikâyedeki gibi onların içinde saklıdır.
Banu Çeçen'in Hürriyet Gazetesi Aile'de ki yazısıdır.
Deepak Chopra
Gün batımını düşünün… Bu imajı görür görmez, bu deneyimi beyninizde kodlayan fotonların ikili bir kodu vardır. İçinde bir mum alevi olan karanlık bir odayı düşünün.
Devamını Oku“Kalbinizdeki tüm yüzleri bırakın ki, yüzü olmayan yüz size gelsin” Mevlana
Mevlana tek bir cümleye Öz’ü yerleştirmiş, bizler sayfalarca dil döküp,sözcükleri kullanarak anlamını da daraltarak anlamaya, anlatmaya çalışıyoruz.
Devamını OkuKendine Benzerlik ve Fraktalite
Doğa, molekülleri, kar tanesi, kristal ya da diğer düzenli formları yapmaya nasıl yönlendiriyor?
Devamını OkuKendime hastalığı, parasızlığı, işsizliği yaşattığım için, yeniye geçmekten, değişimlerden korktuğum için sonuçta yine yaşama güvenmediğim için kendimden özür dilerim. Sınırlama ve kurallar içinde yaşadığım için, hayatı kontrol etmeye çalışarak inatçı olduğum için, yaratıcılığımı kullanmayı red ederek yaşadığım için, kendim olmayı red ettiğim için, şükürsüzlüğüm için, şefkat sevgi anlayış hoşgörü paylaşma duygularını unuttuğum için, beklentiler içinde yaşayıp hiçbir beklentim yok diyerek kendime söylediğim tüm yalanlar için kendimden özür dilerim.
Kararsızlıklarım için, öfkem, kızgınlığım için tüm parçalarımdan özür dilerim. Bedenimin kıymetini bilmediğim, ruhumun istekleri doğrultusunda hareket etmediğim, içimden gelen sesi dinlemediğim, zihnimi olumsuz enerjiler içinde doldurup sonrada devamlı yaşamdan şikâyet ettiğim için, ruhumun isteği doğrultusunda adım atmaktan korktuğum için, cesaretsizliğim için, zamanımın değerini bilemediğim, kendime yapmış olduğum tüm saygısızlıklar için, başkalarının beni üzmesine izin verdiğim, yaşam amacıma hizmet etmeyen oyunlar kurduğum vs. vs. vs için kendimden, buna neden olan bugüne kadar yok saydığım kabul etmediğim tüm bu parçalarımdan çok özür dilerim.Gücümü kötüye kullandığım kendimi üstün gördüğüm başkalarını küçümsediğim, haksızlık yaptığım kendimi değersizleştirdiğim için kendimden ve tüm parçalarımdan özür dilerim. Kendime vermiş olduğum sözleri tutmadığım için kendimden özür dilerim.
Devamını OkuHerkes bir şekilde mutlu olmanın formülünü arıyor olabilir.
Bu durumda en güvenilir kaynak tabi ki, beynin işleyişi konusunda zombiye bağlayan sinir bilimciler.
Devamını OkuGercek degerimizin farkinda miyiz? Farkinda degilsek neden degiliz? Sadece zihin demekle ozgurlesebilir miyiz? Derinlerde neler oluyor? Hazir miyiz tanismaya? Kiminle?
Gönül O'nu ister, herşey bahane...
Cömertlikte ve yardım etmede akarsu gibi ol
Devamını OkuTüm zihniniz sisin ta kendisi. Toltekler buna mitote diyor. Zihniniz binlerce kişinin aynı anda konuştuğu ve kimsenin bir birini anlamadığı bir rüya. İnsan zihninin durumu işte budur: Büyük mitote. Bu büyük mitote yüzünden gerçekte kim olduğu nuzu göremiyorsunuz. Hindistan'da buna mitote maya diyorlar. Bu, illüzyon anlamına geliyor, kişiliğin "ben" sandığı şey.
Kendinizle ve dünyayla ilgili inandığınız her şey, zihninizde- ki tüm kavramlar ve programlamalar mitotedh. Gerçekten kim olduğumuzu göremiyoruz; özgür olmadığımızı göremiyoruz. Bu yüzden insanlar hayata karşı çıkıyor. Yaşamak insanların en büyük korkusu. Ölüm, sahip olduğumuz en büyük korku değildir; en büyük korkumuz yaşamak için risk almaktan korkmamızdır. Gerçekte kim olduğumuzu ifade ederek yaşayabilme riskini almaktan korkuyoruz. Sadece kendimiz olarak yaşamak tan korkuyoruz.
Devamını OkuYaşamamımızda ihtiyacımız olan en temel şey kendimizi tanımak,bilmek,anlamak ve kendi potansiyelimizi nasıl ortaya çıkartacağımızı keşif etmek yolunda ilerliyor olmamızdır. Yaşamın içinde karşılaştığımız bizi zorlayan olayların,durumların üstesinden nasıl geleceğimizi ve fırtanaların içinden geçerek nasıl sakinliğe kavuşacağımızın yollarını bulmaya yönlendirir bizleri. Kişisel gelişim çalışmaları olanı olduğu gibi kabul etme yetisini geliştirmemize yardımcı olur, dolayısıyla yaşama farklı bakış açısından bakmamızı sağlar. Sorun odaklı değil çözüm odaklı bir yaşama geçmemizi ve enerjimizi gerçekleştirmek istediğimiz konulara ve durumlara odaklamamıza yardımcı olur. Çalışmalarımızda kişiyi bu yönde teşvik eder ve bu yolculukta yalnız olmadıklarını, hepimizin gelişmek ve ilerlemek için bu deneyimlerden geçitiğimizi paylaşırız. Yaptığımız çalışmalar sonucunda, kişi hayatının sorumluluğunu üzerine alarak daha huzurlu,mutlu,sevgi ve neşe dolu bir yaşamın anahtarına sahip olmuş olur.
Devamını Oku
Hemen hemen herşeyin kullanılış teknigine göre fayda ya da zarar sagladığı bir dönem içerisindeyiz. Yin ve Yang’de oldugu gibi, iyinin ve kötünün birbirine muhtaç olduğu bir boyutta, fayda ve zararın da birbirlerinden ayrılamaz oldugunu anlamak kolaylaşır.
Devamını Oku
"İçerisi nasılsa dışarısı öyledir; yukarısı nasılsa aşağısı öyledir; evren nasılsa ruh öyledir".
Hermes Trismegistus
Binlerce yıllık kadim bilgelikten gelen bu söz yani “İçerde ne varsa dışarıda da o vardır” aslında her şeyi anlatıyor.
Devamını OkuYaşam boyu hissedilen en boş duygular, GEÇMİŞ için SUÇLULUK duymak ve GELECEK için ENDİŞELENMEKTİR. Bu iki HATALI ALANI inceledikçe birbirlerine ne kadar benzediklerini, hatta aynı alanın iki uç noktası olarak ele alınabileceklerini göreceksiniz.
SUÇLULUK şimdiki anınızı geçmiş bir davranışın sonucu paralize olarak geçirmenize yol açan mekanizmadır ve bu endişe de genellikle kontrol edemediğiniz şeylerle ilgilidir. Kendinizi henüz olmamış bir olayla ilgili endişelenirken ya da olmuş bitmiş olaylar hakkında SUÇLULUK duyarken hayal ederseniz, bunu çok net görürsünüz. Tepkilerden biri GELECEĞE, diğeri GEÇMİŞE yönelik olmasına rağmen, her ikisi de sizi üzme ve bugününüzü paralize etme amacına hizmet ederler. “Altın Gün”de Robert Jones Burdette şunları yazar:
Devamını OkuSevgili Dostlar,
Sizlerle faydalanacagınızı düşündugumuz bir kitabı paylaşmak istiyoruz. Bu kitap aynı zamanda bir uygulama sürecide içermektedir.
Varoluş Süreci- Presence Process Micheal Brown web adresi: micheal brown thepresenceportal “Varoluş Süreci bilinçaltımızın farkındalığımıza yükselmesi için tasarlanmıştır.